Romalılar döneminde toplu halde gösterilerin izlendiği yer olan arenalar, tarihten günümüze çok farklı medeniyetlerde, çeşitli spor müsabakalarının, gladyatör dövüşlerinin ve sanat gösterilerinin gerçekleştirildiği yerler olarak karşımıza çıkmıştır. Zaman içerinde bu tarz toplanma alanları evrim geçirerek yerlerini stadyum ve çok amaçlı gösteri merkezlerine bırakmıştır. Bu yazımızda, modern çağın en büyük ve en görkemli toplanma mekanları olan futbol stadyumlarını, diğer bir deyişle “futbolun mabetlerini” inceleyeceğiz.

Dünyanın en ihtişamlı yapılarından olan stadyumları, sadece mimari ve tasarımsal özellikleri ile teknolojik boyutta ele almak eksik bir yaklaşım olacaktır. Çünkü stadyumlar, futbol seyircisi için maç öncesi, esnası ve sonrasında farklı anlamlar taşıyan, mekansal varlığının ötesinde bambaşka bir tutkudur. Bu gerçekleri dikkate aldığımızda stadyum kelimesi için en doğru tanımı şu şekilde yapabiliriz: Çevresindeki restoranlar, barlar ve parklarda başlayarak, etrafınızda tuttuğunuz takımın formalarını taşıyan dostlar ile marşlar eşliğinde yürüyerek devam eden, maç esnasında adrenalinin en üst seviyeye çıktığı, maç sonrasında zafer ile keyfin doruklarda yaşandığı bir duygusal sürecin merkezi veya kısaca “futbolun mabedi”.

Stadyumlar, futbol seyircisi için maç öncesi, esnası ve sonrasında farklı anlamlar taşıyan, mekansal varlığının ötesinde bambaşka bir tutkudur…

Bu tanımdan sonra, tüm dünyada bu duyguların en yoğun yaşandığı, dünyanın en güzel stadyumlarına geçebiliriz… Sayıyı azaltmak oldukça zor olsa da işte, sizler için seçtiğimiz Dünyanın en önemli 7 futbol stadyumu:

7. Maracana Stadı, Rio de Janeiro, Brezilya

1947 yılında Brezilya’nın Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma hakkı kazanması ile birlikte, Brezilya hükümeti tarafından 7 mimarın ortak projesi olarak yapımına başlanan ve 1950 yılında hizmete giren ünlü stadyum, açıldığı gün 199.854 kişi kapasitesi ile “statların anası” olarak adlandırılıyordu.  1950 Dünya Kupasında Uruguay’ın Brezilya’yı 2-1 yendiği final maçı dahil 7 maçta stadyum ful kapasite ile seyircilerini ağırlamıştır.

İlginç bir bilgi vermek gerekirse, stadyumun yapımı tam olarak 1965 yılında tamamlanmıştır. Dönemin en lüks stadyumu olmasının yanında, fonksiyonel anlamda da konser vb. organizasyonlar için de kullanılacak şekilde tasarlanmıştır. Çembere yakın eliptik bir yapıya sahip olan stadyumun çatısı, yerden yaklaşık 24 metre yükseklikteki iki büyük kafesten oluşmaktadır. 1992 yılında üst tribünlerde meydana gelen talihsiz bir kaza sonucunda, 3 kişinin ölümü ve 50’den fazla kişinin yaralanması sebebiyle stadyum yenilenmiş ve kapasitesi 87.000 kişiye düşürülmüştür.

Son olarak 2014 yılında Dünya Kupası finalinde Almanya’nın Arjantin’i 1-0 yendiği maça ve 2016 yılı Yaz Olimpiyatlarına ev sahipliği yapan stadyum, Brezilya’da yaşanan ekonomik kriz sebebiyle yakın geçmişte çok zor günler yaşayıp yağmalanmıştır.  Her şeye rağmen, tüm bu zor günleri geride bırakan Maracana “Stadyumların Anası” tüm ihtişamı ile sizleri zaman yolculuğuna bekliyor. Yolunuz düşerse 70 yıllık bu tarihi stadyum yapısını ziyaret etmeyi unutmayın!

6. San Siro Giuseppe Meazza Stadı, Milano, İtalya

Yapımına 1925 yılında mimar Stacchini ve mühendis Cugini tarafından başlanan stadyum, 1926 yılında “San Siro Yeni Futbol Stadyumu” ismi ile kapılarını taraftarlara açmıştır. O dönem sadece 35.000 kişinin bir arada maç seyredebildiği stadyum, 1980 yılında bugünkü ismini almıştır. Dönemin en önemli Milanlı futbolcusu olan Giuseppe Meazza (1910-1979) ismini onurlandırmak için yapılan isim değişikliği günümüzde geçerliğini korumaktadır.

1990 yılında ki Dünya Kupası için tekrar restorasyon süreci geçiren stadyumun yeni tasarımı, 11 beton kuleden oluşmaktadır. Bunlardan 4 tanesi stadyumun köşelerinde yer alır. Mimar Giancarlo Ragazzi tarafından baştan başa yenilenen İtalya’nın en görkemli stadyumu, yeni hali ile yaklaşık 80.000 kişinin bir arada futbol heyecanı yaşamasına imkan vermektedir.

İtalyan futbolundan hoşlanıyorsanız, Inter vs Milan derbisi izlemeyi ölmeden önce yapılacaklar listenize mutlaka eklemelisiniz. 😉

5. Stadyum Estadio Azteca, Mexico City, Meksika

1962 yılında yapımına başlanan stadyum mimar Pedro Ramírez Vázquez tarafından Avrupa’nın en önemli stadyumları incelenerek tasarlanmıştır. Zemininde bulunan volkanik kayalardan dolayı yapımı yaklaşık 4 yıl süren bu stat 1966 yılında, América – Italyan Torino (2-2) maçı ile kapılarını yaklaşık 115.000 taraftara açmıştır.

1970 yılı Dünya Kupasında Brezilya’nın İtalya’yı 4-1 yendiği final maçı dahil olmak üzere toplam 10 maçta tribünlerini dolduran stadyum, yine 1986’da Arjantin’in Batı Almanya’yı 3-2 yendiği Dünya Kupası finaline de ev sahipliği yapmıştır. 2014 yılına kadar 2 Dünya Kupası finali gören tek stat olma ünvanını koruyan Azteca Stadyumu, bu onuru daha sonra Maracana ile paylaşmaya devam etmiştir.

Günümüzde hala tüm ihtişamı ile Meksikalı futbolseverlere hizmet veren bu stadyumda 3. Dünya Kupası heyecanını izlemeye ne dersiniz? 🙂

4. Camp Nou Stadyumu, Barcelona, İspanya

Futbolun yanı sıra Katalan olması sebebiyle İspanya’da siyasi gündem içerisinde de yer bulan FC Barcelona, stadyumun yapılması aşamasında da ilginç dönemler geçirmiştir. Mimar Francesc Mitjans Miró tarafından tasarlanan stadyum 1954-1957 yılları arasında inşa edilmiştir. Yapımı sonrası eklemeler ile beraber yaklaşık 115.000 kapasiteye ulaşan Camp Nou, mevcut tasarımı ile dünyanın her yerinden gelen 99.000 kişiyi kendine hayran bırakmaktadır. Stadyum turu ile dünyadaki 1 numaralı turistik stat olan yapı her gün binlerce turisti ağırlamaktadır.

Tüm büyük stadyumlar gibi Camp Nou da Dünya Kupasına ev sahipliği yapmıştır. İtalya’nın Almanya’yı 3-1 yendiği 1982 Dünya Kupası finalinde 120.000 kişiyi ağırlayan stat, her futbolseverin rüyalarını süsleyen en önemli futbol stadyumlarından biridir.

Mevcut stadyumu yenileme projesi ile ilgili son duyumlarımız ise 2020 yılında restorasyona başlanacağı ve muhteşem projenin 2023 yılında tamamlanacağı yönünde. Bu süreç içerisinde Barcelona’nın maçlarını aynı yerde oynaması planlanıyor. Bu tarihi stadyumu ve Messi’yi emekli olmadan dünya gözü ile görmek istiyorsanız acele edin!

3. Stadyum Allianz Arena, Munih, Almanya

Yakın geçmişte hizmete giren en etkileyici stadyum desek herhalde yanılmış olmayız. 2005 yılında Almanya’nın gururu olarak bizlere merhaba diyen stadyum, ışıklandırması ve modern mimarisi ile dünyadaki futbolseverleri kendine hayran bırakıyor.

Mimar Herzog ve De Meuron tarafından tasarlanan Allianz Arena, elmas şeklindeki 2.760 parçanın birleşiminden oluşan 66.500 m²’lik membran kaplaması ile benzersiz bir tasarıma sahip. Stadyumun ilginç özelliklerinden bir diğeri, ev sahibi olan takıma göre renk değiştirmesi! Örneğin stadyum; Bayern Munih maçlarında kırmızı, 1860 Munih maçlarında mavi ve Alman milli takım maçlarında ise beyaz renk ile taraftarları karışılıyor.

2006 yılında yarı final de dahil 6 Dünya Kupası maçına ev sahipliği yapan 75.000 kişi kapasiteli stadyum, sıra dışı ihtişamı ve güzelliği ile sizleri ziyaretine bekliyor.

2. Stadyum Anfield Road, Liverpool, İngiltere

Sırada, sizin için seçtiğimiz stadyumlardan Dünya Kupası görmeyen(1966 yılında hemen yanındaki Goodison Park tercih edilmiştir) ve kapasite olarak en ufak olan(59.000 kişilik) stadyum Anfield Road var…

Peki, burayı neden seçtik? Aslında bu yazıyı okuyan herkes sorunun cevabını çok iyi biliyor olsa gerek. Evet, Liverpool taraftarının burada yaşattığı takım aşkı, tutkusu ve coşkulu atmosferinden dolayı. Onlar “You Will Never Walk Alone”u söylemeye başladığında adeta zamanın durduğuna şahit oluyorsunuz!

Ruh demişken, stadyumun 1884 yılında yapılmış olduğunu da hatırlatmak isteriz. Yüz yılı aşkın süredir binlerce maça ev sahipliği yapan stadyumu nasıl tarif etsek bilemiyoruz. O yüzden gidin ve yerinde görün. Eğer şanslıysanız ve bilet bulabilirseniz resimlerinizi yorumlarda bizimle de paylaşmayı unutmayın… 😉

1. Wembley Stadyumu, London, İngiltere

Futbol denince ilk akla gelen ülke İngiltere. Her ne kadar uzun yıllardır Dünya Kupası kazanamamış olsalar da, hayatımızın büyük bir parçası olan futbolu icat eden ve literatürümüze “Futbolun Beşiği” tabirini sokan İngilizlerdir.

İlk olarak Empire Stadyum adı ile 1923 yılında açılan Wembley, sadece 300 günde ve yaklaşık 750.000 pound bütçe ile inşa edilmiştir. 1966 Dünya Kupası finalinde İngiltere’nin Batı Almanya’yı Geoff Hurst’in hat trick’i ile 4-2 yendiği maçta “top çizgiyi geçti mi geçmedi mi?” tartışmaları ile tarihte yerini almıştır. 2000 yılında yıkılıp 7 yıl süren inşaat sonrasında 2007 yılında modern mimarisi ile hayatımıza tekrar giren Wembley 90.000 seyirci kapasitesi ve tarif edilmez ruhu ile listemizde ilk sırada alıyor.

Umarız yazımızı sonuna kadar takip etmeyi başarmışsınızdır. Konu futbol olunca, birbirinden değerli bu stadyumlar hakkında anlatacak şeyler de bitmiyor. Bu efsanevi 7 stadyumun atmosferini yerinde yaşamanız ve fotoğraflarınızı bizimle de paylaşmanız dileğiyle… 😉


Yorum Yaz