Gotik nedir? Gotik mimari ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıkmıştır? İşte, tüm detaylarıyla gotik mimarlık ve dünyanın en ünlü gotik yapıları :

Gotik Nedir?

Gotik adı ilk olarak 16. yüzyılda, İtalyan sanatçı Giorgio Vasari tarafından, Roma İmparatorluğu’nu yıkan Got’ların mimarlığı için “barbarlara özgü” anlamında kullanılmıştır. Günümüzde mimari, müzik, dekorasyon, sanat ve moda gibi çeşitli alanlarda kullanılan “Gotik” kelimesi, belirli bir stili ifade etmek için kullanılmaktadır. Gotik sanatı ağırlıklı olarak mimaride, daha sonra heykel ve resimde görülmektedir.

Not: Tarih öncesinden günümüze kısaca Mimarlık Tarihi Dönemleri ve A’dan Z’ye Mimari Üsluplar yazımızı okumayı unutmayın!

Gotik Mimari Ne Zaman ve Nerede Ortaya Çıkmıştır?

12. yüzyılda ortaya çıkan gotik mimarlık, 16. yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir. Fransa’da doğan bu mimari stil daha sonra Avrupa’nın çeşitli ülkelerine yayılmıştır. Her sanat akımı bir öncekinin içinden eleştirel bir biçimde doğar. Gotik mimari de Romanesk stilinin gelişmesiyle ortaya çıkmış, zamanla yerini Rönesans stilindeki yapılara bırakmıştır.

Saint Denis Bazilikası, Fransa

Mimaride Gotik stilin ilk kez ortaya çıktığı ve geliştiği yer, Fransa’nın kuzeyinde, Paris ve çevresini kapsayan “Ile de France” bölgesidir. Gotik mimarinin ilk örneği, 1122’de Fransız tarihçi ve mimar Abbot Suger tarafından tasarlanan St. Denis Bazilikası olarak kabul edilir. Abbot Suger, kilisenin tasarımında doğu seyahatlerinde gördüğü sivri kemerler ve detaylı süslemelerden ilham almıştır.

Gotik Mimari Neden ve Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

Gotik mimari, Haçlı seferlerinin başarısızlıkla sonuçlanması ve diğer sebeplerden dolayı inancını kaybedip, kilisenin etkisinden çıkmaya başlayan halk üzerinde yeniden otorite sağlamak amacıyla dönemin din adamlarının etkisiyle ortaya çıkmıştır.

Gotik özellikler Avrupa’da çoğunlukla katedral ve kiliselerde görülmektedir. Katedraller ve kiliselerin yapılma amacı, Tanrıyı yüceltmek ve Hıristiyanlığı yaymak olduğu kadar piskoposlar ve zengin tüccarların güçlerini de yansıtmaktır. Bu sebeple katedraller, şehirdeki diğer yapılardan daha yüksek ve uzak mesafelerden kolaylıkla görülebilen yapılarıyla, insanları etkileyecek şekilde tasarlanmıştır. Gotik katedral ve kiliselerin göğe doğru yükselen görkemli yapıları, kralların ve Hıristiyanlığın insanlar üzerindeki gücünü göstermektedir.

Gotik katedral, evreni temsil eder. Yapının yüceliği ve büyüklüğü gibi her mimari özellik dini bir mesaj içermektedir. Göğe doğru yükselen Gotik katedrallerin vermek istediği en önemli mesaj ise Tanrının büyüklüğü ve yüceliğidir. İncil’den kesitler sunan heykeller, vitraylar ve duvar resimleri gotik kiliselerde görülen diğer mimari unsurlardır.

Gotik mimariyle birlikte daha aydınlık ve daha hacimli hale gelen kiliseler, gotik stilin giderek yayılmasına ve kale, saray, köprü, şehir kapıları gibi farklı yapı türlerinde de kullanılmasına neden olmuştur.

Gotik Mimarinin Özellikleri Nelerdir?

Gotik mimarinin 3 temel özelliği; kaburgalı tonozlar, sivri kemerler ve uçan payandalardır. Gotik mimarinin genel özellikleri kısaca şunlardır:

  • Gotik mimarinin en dikkat çeken özelliği, eserlerin uzunlamasına büyümesidir. (Bu özellik resim ve heykel gibi diğer sanat formlarında da kendini göstermektedir.)
  • Gotik yapılarda süslemeler artmıştır. Karmaşık ve birbirine geçmiş doğal şekillerden elde edilen zengin bir süsleme tarzı kullanılmıştır.
  • Sivri kemer kullanılmıştır. Binalar yükseldikçe artan ağırlık sorununu çözmek için bina yükünü yaymayı sağlayan dayanma kemerleri yapılmıştır. Bu kemerler, aynı zamanda yapılara dekoratif ve estetik bir görünüm kazandırmıştır.
  • Pencereler ve açıklıklar ön plana çıkmıştır. Yapılarda duvarlar neredeyse ortadan kaldırılmış ve geniş açıklıklar ile doğal ışık içeri alınmıştır.
  • Işık daha da önemli hale gelmiştir. Rengarenk vitray pencerelerden içeri giren ışık huzmeleri, kiliseler içerisinde ruhani bir hava yaratır.
  • Gotik mimariyle birlikte, önceleri daha sade olan cephelerde, süslemeli geniş kapılar, çok sayıda heykel ve kabartmalar kullanılmıştır.
  • Cephenin tam ortasına gelen, renkli camlarla yapılmış dini resimlerin yer aldığı yuvarlak gül pencereler, bu üslubun diğer önemli özelliklerinden biridir.
Kaburgalı Tonoz – Sainte Şapeli, Paris
Sivri Kemer – Strazburg Notre Dame Katedrali, Fransa
Uçan Payandalar – Strazburg Notre Dame Katedrali, Fransa
Gül Pencere – Saint Denis Bazilikası, Paris

Ülkelere Göre Gotik Mimarinin Özellikleri:

Almanya’da Gotik Mimari:

O dönemde kökleri sıkı sıkıya Romanesk mimari stiline bağlı olan Almanya’da gotik tarz, Fransa ve İngiltere’den çok sonra kendini göstermeye başlamıştır. Önceleri Romanesk yapıların bir bölümünde uygulanmıştır. Alman gotik mimarisinin bir bölümü Fransız gotik tarzından ilham alan büyük katedral yapılarıdır. Bunların en önemli örnekleri, tamamen gotik ilk yapı olan Köln ve Strasbourg katedralleridir. İkinci gotik akımı ise İngiliz dilenci kiliselerinin düzenlerinin ve süslemelerinin örnek alınmasıyla oluşturulan iç mekanlarda görülmektedir.

İspanya’da Gotik Mimari:

Barselona Katedrali, Barselona

İspanya, gotik mimaride Fransa’dan sonra en erken gelişim gösteren ülkelerden biridir. Hac yolları ve gezgin mimarlar vasıtasıyla etkinliği o dönemde her geçen gün artan bu mimari akım, Fransız gotik tarzının etkisinde kalmıştır. Endülüs bölgesi de dahil olmak üzere ülkenin bir çok bölümünde gotik mimari ile inşa edilmiş ihtişamlı katedraller görmek mümkündür. Bu eserlerden en önemlisi ünlü Barselona katedralidir.

İtalya’da Gotik Mimari:

Gotik mimari unsurlarının İtalya’ya geç ulaşması ve bunun paralelinde Rönesans düşüncesinin oldukça erken zamanda ortaya çıkması sonucunda, İtalya’da gotik eserler göreceli olarak diğer Avrupa ülkelerinin gerisinde kalmıştır. Ancak unutmamak gerekir ki sözcük ve kavram olarak “Gotik” Giorgio Vasari tarafından ilk İtalya’da ortaya çıkmıştır. Bu dönem zarfında İtalya’da yapılan en önemli Gotik eser ise kendine özgü, sade ve Romanesk esintiler taşıyan Milano katedralidir.

Kuzey Almanya, Kuzey Polonya ve İskandinav Ülkelerinde Gotik Mimari:

St. Anne’s Church, Litvanya
Roskilde Katedrali, Danimarka

Orta ve Doğu Avrupa’daki Gotik mimari, politik sebeplerden dolayı oldukça farklı bir süreç izlemiştir. 1346 yılında IV. Charles, Prag’ı kutsal Roma İmparatorluğunun başkenti yapmış ve Fransız mimarlara bir katedral siparişi vermiştir. Fransa’daki örneklerinin tersine bu bölgede önemli katedraller çoğunlukla tuğladan yapılmış ve Backstein Gotiği denen bir tarz ortaya çıkmıştır. Taştan tuğlaya geçişteki temel sebep, taşın temin edilememesi ve ekonomik problemlerdir. Bu sebeple, bölgede yapılan eserlerde genel olarak duvar süslemeleri daha az detaylıdır. Yapılarda renkli sırlar ve oldukça güzel yıldız tonoz örnekleri görülmektedir.

Türkiye’de Gotik Mimarinin Uygulandığı Önemli Yapılar:

Pertevniyal Valide Sultan Cami – Eminönü Hacı Küçük Cami

Ülkemizde camiye çevrilen birkaç kilise haricinde tam anlamıyla gotik bir esere rastlamak mümkün değildir. Ancak bazı eserlerde gotik mimariyi andıran denemeler veya benzerlikler görülmektedir. Pertevniyal Valide Sultan Cami’nin pencereleri ve Eminönü Hacı Küçük Cami’nin minaresinde olduğu gibi sivri kemerli pencerelere ve yukarı doğru uzanan vitray çalışmalarına rastlamak mümkündür.


Yorum Yaz